İşyerinde/işletmede toplu iş sözleşmesi yapmak için yetki alan sendika, uzun ve zorlu bir toplu pazarlık sürecinden geçerek toplu iş sözleşmesi imzalamakta ve bu sözleşme ile birtakım hak ve menfaatler elde edebilmektedir. Sözü edilen hak ve menfaatlerden, kural olarak taraf sendikaya üye olarak aidat ödeyen veya dayanışma aidatı ödeyen işçiler yararlanacaktır.
İşveren, sendika üyesi olmayan, dayanışma aidatı da ödemeyen işçilere, Toplu İş Sözleşmesinde tanımlanan hakları aynen yansıtabilir mi?İşverenin bunları diğer işçilere de aynen yansıtması, sendikaya üye olup aidat ödeyenler ile üye olmadığı için aidat ödemesi de gerekmeyen işçilerin hepsinin aynı olanaklara sahip olması sonucunu doğuracağı için genelde uygun görülmez. Böyle bir durumda, işçi sendikası işverene karşı bir tazminat davası açarak mahrum kaldığı dayanışma aidatını talep edebilir. (K. Oğuzman, Hukuki Yönden İşçi-İşveren İlişkileri, C. 1, 4. Bası, İstanbul 1987, sf. 77-78; N. Çelik/N. Caniklioğlu/T. Canpolat, İş Hukuku Dersleri, Yenilenmiş 30. Bası, İstanbul 2017. Sf. 900; F. Şahlanan, Toplu İş Sözleşmesi, İstanbul 1992, sf. 152-153, akt. Taşkent, Savaş, Kamu-İş; C: 14, S:3/2019)
Ayrıca, işveren böyle bir uygulamayla sendikalı ve sendikasız işçiler arasında haksız şekilde ayrım yapmış olacağı için 6356 sayılı Kanun’un 25. maddesinin 2. fıkrasını ihlal etmiş olur. Sendika üyesi işçiler işverenden maddenin 4. fıkrası uyarınca tazminat talep edebilirler. (Oğuzman, Hukuki Yönden, sf. 77; Ü. Narmanlıoğlu, Toplu İş İlişkileri, 2. Baskı, İstanbul 2013, sf. 451 ve dn. 460, akt. Taşkent, Savaş, Kamu-İş; C: 14, S:3/2019)Bu noktada karşımıza şu soru çıkmaktadır.Acaba işveren işçiye toplu iş sözleşmesindeki parasal haklardan hepsini değil de sadece birini ya da bazıları sağladığında, bu da toplu iş sözleşmeden yararlandırma sayılacak mıdır? İşveren böyle durumda da tazminat ödemekle yükümlü olabilecek midir?Bu konuda öne sürülen bir görüşe göre, kanunda “kısmen-tamamen yararlanma” ayrımı yapılmamıştır. Dolayısıyla, işverenin sözleşme serbestisine dayanarak, haklı nedenler dışında, taraf sendikaya üye olmayan bir işçiye toplu iş sözleşmesi ile sağlananların bazılarını ya da tümünü vermesi, hele hele bunların üstünde haklar sağlaması olanağı yoktur. (Çelik/Caniklioğlu/Canbolat, sf. 900-901, akt. Taşkent, Savaş, Kamu-İş; C: 14, S:3/2019)Ne var ki, Yüksek Yargı aynı görüşte değildir. Yargıtay bu konuda 2003 yılında verdiği bir kararda, sendikanın yoksun kaldığı dayanışma aidatı talebine ilişkin davayı, işverenin sendika üyesi olmayan işçilere toplu iş sözleşmesinin tüm hükümlerini uygulamamış olması nedeniyle reddetmiştir. (Yarg. 9. HD, 04.03.2003 t. ve E. 2002/16415, K. 2828; Tekstil İşveren Dergisi, Mayıs 2003). Yargıtay bu görüşünü daha sonra verdiği bir kararda da aynen sürdürmüştür. (Yarg. 9. HD, 07.11.2006, E. 29470, K. 29402; F. Şahlanan, İşveren Sendika Üyesi Olmayan İşçilere Yaptığı Bazı Ödemelerin Toplu Sözleşmeden Yararlandırma Açısından Değerlendirilmesi, Sicil Dergisi, Eylül 2011, S. 23, sf. 141 ve 142, dn. 2, akt. Taşkent, Savaş, Kamu-İş; C: 14, S:3/2019)Bu konuda önemli bir ölçüt de, işverenin toplu iş sözleşmesi hükümlerini sendika üyesi olmayan işçilere uygularken ne gibi bir amaçla hareket ettiğidir. Şayet, işverenin amacı işçileri sendikasızlaştırma, dolayısıyla sendikayı güçsüzleştirme değil ise, sendikanın tazminat talebi reddedilmelidir. Aynı şekilde sendika üyesi işçinin üye olmayan işçiye yapılan zammın kendisine de uygulanması yolundaki bir talebi kabul edilmez. Yargıtay bir kararında bu hususu şu sözlerle vurgulamıştır: “ …davalının, iki işçinin ücretine zam yapmakla güttüğü amaç, işçiler arasında eşitsizlik yaratmak ve toplu iş sözleşmesini akdeden işçi kuruluşunu zayıflatmak olmayıp, daha ziyade iki uzman işçiyi işyerinde tutmak ve işletmenin çalışmasını sürdürmektedir… Bu bakımdan, davacı (sendika üyesi işçi) anılan iki işçiye açıklanan maksatla yapılan zammın kendisine de uygulanmasını isteyemez. Bu konuda açılan davanın reddi gerekir.” (Yarg. 9. HD, 30.03.1973, E. 37337, K. 8164; K. Oğuzman, İşçi İşveren İlişkileri, Olaylar-Kararlar, 2. Bası, İstanbul 1877, sf. 175). Yüksek Yargı daha sonra, 2001 yılında verdiği kararda da, “işverenin işçileri sendikasızlaştırma gibi bir kötü niyetle hareket” etmediği gerekçesiyle verilen yerel mahkeme kararını onamıştır. (akt. Taşkent, Savaş, Kamu-İş; C: 14, S:3/2019)Bütün bunlara göre denilebilir ki, işveren sendika üyesi olmayan işçileri toplu iş sözleşmesinin tüm hükümlerinden ya da önemli sayılabilecek hükümlerinden yararlandırıyor ise bu uygulama genelde hukuken korunamaz. Buna karşılık, işverenin sendika üyesi olmayan işçilere toplu iş sözleşmesinin bir veya birkaç hükmünü uygulamış ise bu uygulama toplu iş sözleşmesinden yararlandırma olarak değerlendirilemez. (Tunçomağ/Centel, sf. 379, akt. Taşkent, Savaş, Kamu-İş; C: 14, S:3/2019)Özetleyecek olursak, Prof. Dr. Savaş Taşkent Hocamızın, “İşverenin Sendika Üyesi Olmayan İşçiyi Toplu İş Sözleşmesinden Yararlandırması” başlıklı makalesinde detaylı olarak anlattığı üzere; toplu iş sözleşmesiyle sağlanan kazanımlardan kural olarak taraf sendikanın üyeleri yararlanır.İşverenin toplu iş sözleşmesi ile sağlanan hakların bütününü ya da sözleşmenin önemli sayılabilecek hükümlerini sendika üyesi olmayan işçilere de uygulaması durumunda, hem sendika üyesi işçiler ve hem de sendika birtakım haklı taleplerde bulunabilirler.Buna karşılık, yöneticilerin yaptığı objektif değerlendirmeler sonucunda, sendika üyesi olmayan işçilere düşük ya da aynı oranda zam verilmesi, toplu iş sözleşmesinden yararlandırma anlamına gelmez. Böyle bir uygulamanın hukuka uygun olduğu, özellikle bu konudaki Yüksek Yargı kararları da dikkate alındığında ifade edilebilir. Öte yandan toplu iş sözleşmesinde “yararlandırmama, ayrım yapma veya farkın korunması” gibi bir koşul öngörülmüşse, sendika üyesi işçi ücret farkı talebinde bulunabilir.Sonuç olarak İş Hukukunun önemli isimlerinin yukarıda yer verdiğimiz değerlendirmeleri ışığında ifade edecek olursak;
SGK Dünyası
Peki sendikaya üye olmayan, dayanışma aidatı da ödemeyen işçilerin mali ve sosyal hakları nasıl belirlenir?
İşveren, sendika üyesi olmayan, dayanışma aidatı da ödemeyen işçilere, Toplu İş Sözleşmesinde tanımlanan hakları aynen yansıtabilir mi?İşverenin bunları diğer işçilere de aynen yansıtması, sendikaya üye olup aidat ödeyenler ile üye olmadığı için aidat ödemesi de gerekmeyen işçilerin hepsinin aynı olanaklara sahip olması sonucunu doğuracağı için genelde uygun görülmez. Böyle bir durumda, işçi sendikası işverene karşı bir tazminat davası açarak mahrum kaldığı dayanışma aidatını talep edebilir. (K. Oğuzman, Hukuki Yönden İşçi-İşveren İlişkileri, C. 1, 4. Bası, İstanbul 1987, sf. 77-78; N. Çelik/N. Caniklioğlu/T. Canpolat, İş Hukuku Dersleri, Yenilenmiş 30. Bası, İstanbul 2017. Sf. 900; F. Şahlanan, Toplu İş Sözleşmesi, İstanbul 1992, sf. 152-153, akt. Taşkent, Savaş, Kamu-İş; C: 14, S:3/2019)Ayrıca, işveren böyle bir uygulamayla sendikalı ve sendikasız işçiler arasında haksız şekilde ayrım yapmış olacağı için 6356 sayılı Kanun’un 25. maddesinin 2. fıkrasını ihlal etmiş olur. Sendika üyesi işçiler işverenden maddenin 4. fıkrası uyarınca tazminat talep edebilirler. (Oğuzman, Hukuki Yönden, sf. 77; Ü. Narmanlıoğlu, Toplu İş İlişkileri, 2. Baskı, İstanbul 2013, sf. 451 ve dn. 460, akt. Taşkent, Savaş, Kamu-İş; C: 14, S:3/2019)Bu noktada karşımıza şu soru çıkmaktadır.Acaba işveren işçiye toplu iş sözleşmesindeki parasal haklardan hepsini değil de sadece birini ya da bazıları sağladığında, bu da toplu iş sözleşmeden yararlandırma sayılacak mıdır? İşveren böyle durumda da tazminat ödemekle yükümlü olabilecek midir?Bu konuda öne sürülen bir görüşe göre, kanunda “kısmen-tamamen yararlanma” ayrımı yapılmamıştır. Dolayısıyla, işverenin sözleşme serbestisine dayanarak, haklı nedenler dışında, taraf sendikaya üye olmayan bir işçiye toplu iş sözleşmesi ile sağlananların bazılarını ya da tümünü vermesi, hele hele bunların üstünde haklar sağlaması olanağı yoktur. (Çelik/Caniklioğlu/Canbolat, sf. 900-901, akt. Taşkent, Savaş, Kamu-İş; C: 14, S:3/2019)Ne var ki, Yüksek Yargı aynı görüşte değildir. Yargıtay bu konuda 2003 yılında verdiği bir kararda, sendikanın yoksun kaldığı dayanışma aidatı talebine ilişkin davayı, işverenin sendika üyesi olmayan işçilere toplu iş sözleşmesinin tüm hükümlerini uygulamamış olması nedeniyle reddetmiştir. (Yarg. 9. HD, 04.03.2003 t. ve E. 2002/16415, K. 2828; Tekstil İşveren Dergisi, Mayıs 2003). Yargıtay bu görüşünü daha sonra verdiği bir kararda da aynen sürdürmüştür. (Yarg. 9. HD, 07.11.2006, E. 29470, K. 29402; F. Şahlanan, İşveren Sendika Üyesi Olmayan İşçilere Yaptığı Bazı Ödemelerin Toplu Sözleşmeden Yararlandırma Açısından Değerlendirilmesi, Sicil Dergisi, Eylül 2011, S. 23, sf. 141 ve 142, dn. 2, akt. Taşkent, Savaş, Kamu-İş; C: 14, S:3/2019)Bu konuda önemli bir ölçüt de, işverenin toplu iş sözleşmesi hükümlerini sendika üyesi olmayan işçilere uygularken ne gibi bir amaçla hareket ettiğidir. Şayet, işverenin amacı işçileri sendikasızlaştırma, dolayısıyla sendikayı güçsüzleştirme değil ise, sendikanın tazminat talebi reddedilmelidir. Aynı şekilde sendika üyesi işçinin üye olmayan işçiye yapılan zammın kendisine de uygulanması yolundaki bir talebi kabul edilmez. Yargıtay bir kararında bu hususu şu sözlerle vurgulamıştır: “ …davalının, iki işçinin ücretine zam yapmakla güttüğü amaç, işçiler arasında eşitsizlik yaratmak ve toplu iş sözleşmesini akdeden işçi kuruluşunu zayıflatmak olmayıp, daha ziyade iki uzman işçiyi işyerinde tutmak ve işletmenin çalışmasını sürdürmektedir… Bu bakımdan, davacı (sendika üyesi işçi) anılan iki işçiye açıklanan maksatla yapılan zammın kendisine de uygulanmasını isteyemez. Bu konuda açılan davanın reddi gerekir.” (Yarg. 9. HD, 30.03.1973, E. 37337, K. 8164; K. Oğuzman, İşçi İşveren İlişkileri, Olaylar-Kararlar, 2. Bası, İstanbul 1877, sf. 175). Yüksek Yargı daha sonra, 2001 yılında verdiği kararda da, “işverenin işçileri sendikasızlaştırma gibi bir kötü niyetle hareket” etmediği gerekçesiyle verilen yerel mahkeme kararını onamıştır. (akt. Taşkent, Savaş, Kamu-İş; C: 14, S:3/2019)Bütün bunlara göre denilebilir ki, işveren sendika üyesi olmayan işçileri toplu iş sözleşmesinin tüm hükümlerinden ya da önemli sayılabilecek hükümlerinden yararlandırıyor ise bu uygulama genelde hukuken korunamaz. Buna karşılık, işverenin sendika üyesi olmayan işçilere toplu iş sözleşmesinin bir veya birkaç hükmünü uygulamış ise bu uygulama toplu iş sözleşmesinden yararlandırma olarak değerlendirilemez. (Tunçomağ/Centel, sf. 379, akt. Taşkent, Savaş, Kamu-İş; C: 14, S:3/2019)Özetleyecek olursak, Prof. Dr. Savaş Taşkent Hocamızın, “İşverenin Sendika Üyesi Olmayan İşçiyi Toplu İş Sözleşmesinden Yararlandırması” başlıklı makalesinde detaylı olarak anlattığı üzere; toplu iş sözleşmesiyle sağlanan kazanımlardan kural olarak taraf sendikanın üyeleri yararlanır.İşverenin toplu iş sözleşmesi ile sağlanan hakların bütününü ya da sözleşmenin önemli sayılabilecek hükümlerini sendika üyesi olmayan işçilere de uygulaması durumunda, hem sendika üyesi işçiler ve hem de sendika birtakım haklı taleplerde bulunabilirler.Buna karşılık, yöneticilerin yaptığı objektif değerlendirmeler sonucunda, sendika üyesi olmayan işçilere düşük ya da aynı oranda zam verilmesi, toplu iş sözleşmesinden yararlandırma anlamına gelmez. Böyle bir uygulamanın hukuka uygun olduğu, özellikle bu konudaki Yüksek Yargı kararları da dikkate alındığında ifade edilebilir. Öte yandan toplu iş sözleşmesinde “yararlandırmama, ayrım yapma veya farkın korunması” gibi bir koşul öngörülmüşse, sendika üyesi işçi ücret farkı talebinde bulunabilir.Sonuç olarak İş Hukukunun önemli isimlerinin yukarıda yer verdiğimiz değerlendirmeleri ışığında ifade edecek olursak;
- Öncelikli kural, toplu iş sözleşmesiyle sağlanan kazanımlardan taraf sendikaya üye işçiler ile dayanışma aidatı ödeyen işçilerin yararlanmasıdır.
- Toplu iş sözleşmesi ile sağlanan hakların bütününü ya da önemli sayılabilecek hükümlerinin sendika üyesi olmayan işçilere uygulanması, doğru bir yöntem değildir ve işveren açısından çeşitli sorumluluklar doğurur.
- İşveren, sendika üyesi olmayan işçileri toplu iş sözleşmesinin tüm hükümlerinden ya da önemli sayılabilecek hükümlerinden yararlandırıyor ise bu uygulama hukuken korunamaz.
- Buna karşılık, yöneticilerinin yaptığı objektif değerlendirmeler sonucunda, sendika üyesi olmayan işçilere, sendika üyesi işçilere göre daha düşük ya da aynı oranda zam verilebilir.
- İdareler tarafından, sendika üyesi olmayan işçilere verilecek hakların hukuki dayanağı bulunmalı, idari bu yönde bir inisiyatif kullanıyorsa sendika üyesi olmayan işçilere verilecek haklar bireysel iş sözleşmelerine dayanmalıdır.(sgk360)
SGK Dünyası