8 Mart Dünya Kadınlar Günü...
'Mor, yeşil ve beyaz' renkler ne anlam taşıyor?
- Mor adalet ve haysiyeti,
- Yeşil umudu;
- Beyaz da saflığı simgeler.
Ayrıntılar...
CİSED - DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN: Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, her yıl kutlanan Dünya Kadınlar Günü’nün bu yılki sloganının “Önyargıları Kırın!” olduğunu belirterek daha iyi bir dünya için kadınların sırf kadın oldukları için maruz kaldıkları önyargıları kırmak, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve sürdürmek için ortak eylem ve ortak sorumluluğun öneminin altını çizdiler.
Kadınlar Dünyanın Renkleridir!
CİSED Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe,
“Mor, yeşil ve beyaz Dünya Kadınlar Günü'nün renkleridir. Mor adalet ve haysiyeti; yeşil umudu; beyaz da saflığı simgeler. Dünya Kadınlar Günü ülkeye, gruba veya kuruluşa özgü değildir. Dünyaca ünlü feminist, gazeteci ve aktivist Gloria Steinem’in dediği gibi ‘Kadınların eşitlik mücadelesinin hikayesi ne tek bir feministe ne de herhangi bir örgüte aittir, insan haklarını önemseyen herkesin ortak çabalarına aittir’” dedi ve kadınların dünyanın renkleri olduğunu vurguladı.
Önyargıları Kırmak İçin Eylem Gereklidir
CİSED Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, “Tarih boyunca önyargıların hedefinde olagelen kadınlar, günümüz dünyasında da kadınlık toplumsal rollerinin içine sinmiş ve kalıplaşmış önyargılarla mücadele etmeye devam ediyor. Önyargıların var olduğunu bilmek yeterli değildir, eylem gereklidir” diyerek gerçekten olumlu bir fark yaratmak için herkesin elinden geleni yapması gerektiğinin altını çizdi. Dünya Kadınlar Günü’nün, her geçen gün daha fazla kadının cinsel taciz, tecavüz, şiddet ve cinayet kurbanı olduğu ülkemiz için ayrıca önem taşıdığını vurgulayan Keçe, “Kadınların cinsel taciz, tecavüz, şiddet ve cinayet hedefi olmaktan kurtarılması için elbette tek bir gün yeterli değildir, bunun için topyekûn bir toplumsal mücadele gereklidir. Dünya Kadınlar Günü de bu anlamda ülkemizde kadınların sorunlarına yönelik eylem planlarının hazırlanması ve harekete geçilmesi için bir başlangıç noktası ve bir tetikleyici olması açısından önemlidir. Tartışmasız bir insanlık hakkı olan cinsiyet eşitliğinin sağlanması toplumların ve ekonomilerin gelişmesi için esastır. Kadınların eşitlik mücadelesinin hikayesi tek bir feministe ya da herhangi bir kuruluşa değil, insan haklarını önemseyen kadın-erkek herkesin ortak çabalarına aittir. Çünkü toplumun yarısını kadınlar oluşturur ve diğer yarısını da kadınlar yetiştirir. Bu nedenle kadınlar değişti mi dünya değişir. Kadınlar geleceğimizdir; ya kadınların mutlu olduğu ve mutlu ettiği bir dünyada yaşayacağız ya da kadınların mutsuz olduğu ve mutsuz ettiği bir dünyada yaşayacağız! Geleceğimiz kadınların elinde!” dedi.
Önyargılar Cinsiyet Ayrımcılığını ve Şiddeti Doğurur
Keçe, kadınlara yönelik önyargıları ve cinsiyet ayrımcılığını reddeden bir anlayış geliştirilmedikçe, kadına şiddetin bitmeyeceğini belirterek şunları ekledi “Kadınlara karşı şiddeti sadece kadının yasal haklarını teminat altına alarak ve istismarcıları cezalandırarak ortadan kaldırmak mümkün değildir. Yasal düzenlemeler önemli ve gereklidir ancak yasalarla sınırlı kalmak bataklığı kurutmadan sivrisinekleri öldürmeye çalışmak gibidir. Bataklığı kurutabilmek emek isteyen, çaba isteyen, toplumun bütün katmanlarını içine alan uzun vadeli stratejilerin oluşturulmasını gerektirmektedir. Kadına yönelik şiddeti doğuran temel unsurun cinsiyet ayrımcılığı olduğu gerçeği göz önünde tutulmalıdır. Kadına karşı şiddetin tepki duyulması gereken bir boyut kazanması, kadınlar ancak toplumun eşit statüdeki üyeleri olarak yerlerini kazandıklarında mümkün olacaktır. Sonuç olarak, önyargıları ve cinsiyet ayrımcılığını reddeden bir anlayış geliştirilmedikçe, kadınlara yönelik şiddet bitmeyecektir.”
sgk Dünyası